14215,79%0,33
42,84% 0,06
50,65% -0,05
6179,38% -0,20
10014,28% 0,39
Hayatın her alanında adaletin tesisi kutsal bir sorumluluktur. Ancak günümüzde kamu kurumlarında ve bazı özel sektörlerde karşılaştığımız 'bankamatik memurluğu' gibi çalışmadan maaş alma uygulamaları, bu adaleti derinden sarsıyor.
İş başında olmayan, mesaiye gelmeyen ancak her ay hesabına maaş yatan bu kişiler, sadece kurumların değil, milyonlarca insanın hakkını da gasp ediyor.
Kul hakkı, İslam'da affı en zor olan haklardandır. Bir şahsın emeği üzerinden haksız kazanca sahip olmak, sadece maddi bir kirlilik değil; aynı zamanda manevi bir felakettir. Bankamatik memurları, toplumun ortak değerlerini, geleceğini ve vicdanını hiçe sayarak, hem bu dünya hem de ahiret hesabında büyük bir sorumluluğun altına girmektedir. Çalışmanın kutsallığına inanan bir toplumda, bu şekilde hak yemek, toplumun köklerini çürüten sessiz bir hastalık gibidir.
Emek vererek alnın teriyle kazananların çabasını görmezden gelen bu sistem, zamanla çalışanların umudunu kırıyor, adalet inancını yıkıyor. Oysa her maaş bordrosunda, her banka transferinde, her imzada sadece bir rakam değil; bir insanın hakkı, duası ve hayır beklentisi bulunur. Bankamatik memurların aldığı her kuruş, hak sahibinin sofrasından eksilen bir lokma, çocuğunun üzülen bir yüzü, hastaneye gidemeyen bir hastanın umududur.
Toplum olarak, bu adaletsizliğe karşı durmak ve emeğin kutsallığını korumak zorundayız. Denetim mekanizmalarının işletilmesi, şeffaflık ve vicdan muhasebesi her bireyin ve kurumun ortak sorumluluğudur. İşbaşı kontrol sistemlerinin güçlendirilmesi, çalışma ahlakının yeniden tesis edilmesi elzemdir. Bu süreçte, toplum liderlerinden medyaya kadar herkese büyük bir görev düşmektedir.
Unutmayalım: Bir lokma haram, bin hayra perde olur. Alın teriyle kazanılmamış her kazancın, hesabı sadece bu dünya ile sınırlı kalmaz. Vicdanımızı kaybettiğimiz yerde, toplum olarak geleceğimizi de kaybederiz.