Ekonominin dili para, ailenin dili sevgidir; fakat son yıllarda bu iki dil birbirine karıştı. Türkiye'de aileler artık sevgiyi bile maliyet hesabıyla yaşar oldu. Çocuk sahibi olmanın hayalini kuran çiftler, bebek bezi fiyatına takılıyor.
Bir zamanlar "yuva kurmak" deyiminin çağrıştırdığı sıcaklık, bugün yerini soğuk bir bütçe tablosuna bıraktı.
Bir evin çatısı sevgiyle yükselir ama o çatının ayakta kalması için maddi dayanak gerekir. Aileler bugün o dayanağı ararken, giderek birbirinden uzaklaşıyor. Baba geçim derdinde, anne ek iş peşinde, çocuklar ekranın karşısında büyüyor. Birlikte yaşasalar da aynı hayatı paylaşmayan bireylerden oluşan bir ev, hâlâ 'aile' midir?
Dinin aileye yüklediği anlam çok daha derin. İslam, ailenin yalnızca birlikte yaşamak değil, birlikte anlam taşımak olduğunu vurgular. Paylaşmak, sabretmek, şükretmek... Ne var ki ekonomik sıkıntılar, bu kavramları da aşındırmaya başladı. Sofrada ne varsa bölüşülür ama sofrada bir şey kalmayınca paylaşılacak ne kaldı?
Gençler için evlenmek, geleceğe umutla atılan bir adımdı. Bugün ise kredi borcuna atılan bir imza gibi görülüyor. Düğün salonu fiyatlarıyla başa çıkmak, ev kurmak için alınacak eşyaların listesinde her ay artan etiketlere bakmak, aşkı bile hesaplı hale getiriyor. Bazı aşklar evlilikten değil, asgari ücret çizelgesinden vazgeçiyor.
Kadın, aile içinde hem sevgi kaynağı hem düzen kurucusudur. Ancak ekonomik baskılar, kadınları hem evin içinde hem dışında yoruyor. Dini metinlerde geçen "emanet" kavramı, artık kırılgan bir dengede asılı duruyor. Kadın çalışmalı mı, evde mi kalmalı tartışmasının ötesinde, artık "kadın nefes alabiliyor mu?" sorusunu sormalıyız.
Türkiye'de ekonomik kriz sadece piyasaları değil, kalpleri de sarstı. Çekilen kredi borcu sadece bankaya değil, evin duvarlarına yazılıyor. Ve bu borcu ödemek bazen yıllar alıyor, bazen bir boşanma davasıyla kapanıyor.
Aile, toplumun çekirdeğidir deriz hep. Ama ya o çekirdek artık çatlamaya başladıysa? Ekonomik politikalar yalnızca makro dengelerle değil, mikro hayatlarla da ölçülmeli. Dini değerler tek başına bu çatlağı onaramaz. Aileyi korumak için sadece dualar değil, gerçek çözümler de gerek. Aksi halde önce sofralar sessizleşir, sonra evler...