İnsanlık tarihi boyunca, inançlar ve maneviyat insanlar için bir sığınak olmuş, hayatı anlamlandırmanın bir aracı olarak görülmüştür. Ancak bu derin ve kutsal kavramlar, modern çağda kimi çevrelerce yozlaştırılmış, özellikle sosyal medya üzerinden 'ticari bir mal' gibi pazarlanmaya başlanmıştır. Sosyal medya medyumlarının ve sözde ritüellerin dini boyutunu ele almak, bu büyük manevi erozyonu anlamak için hayati önem taşımaktadır.
Din ile Hurafe Arasındaki Çizgi Nerede Kayboldu?
Dinin temel amacı, insanları yaratıcılarına yaklaştırmak ve onları hem bireysel hem de toplumsal huzura ulaştırmaktır.
Ancak sosyal medya medyumları, bu amacı tamamen ters yüz ederek inancı bir istismar aracı haline getirmektedir. İnancın derin anlamından uzak, yüzeysel ve ticari bir yaklaşımla sunulan bu 'ritüeller,' insanlara sahte umutlar pompalamakta, manevi huzur yerine kafa karışıklığı ve hayal kırıklığı getirmektedir.Medyumlar, kullandıkları dilde sıklıkla dini referanslar vermekte, hatta kutsal metinlerden ayetleri bağlamından kopararak kendi iddialarını desteklemek için kullanmaktadır. Bu durum, dinin safiyetine ve hakikatine doğrudan bir saldırıdır. İnanç; sabır, tevekkül ve Allah'a güven esasına dayanırken, bu sözde medyumlar insanları bir düğüm, bir mum ya da bir tılsımla kurtuluş vaat eden yanılsamalara sürüklemektedir.
Dini Açıdan Şirk ve Büyük Günahlar
İslam Dini, Her Şeyden Önce Tevhid İnancını Merkeze Alır. Yalnızca Allah'a inanmak ve yalnızca O'ndan yardım dilemek. Oysa sosyal medyada hızla yayılan bu ritüeller, insanların umutlarını nesnelere, sembollere veya medyumların güya 'manevi enerjisine' bağlamaktadır. Bu durum, İslam'ın en büyük günah olarak nitelendirdiği şirk kavramını ortaya çıkarmaktadır.Bir medyumdan medet ummak, insanı yalnızca manevi değil, ahlaki olarak da büyük bir çöküşe sürükler.
Çünkü bu, kişinin Allah'tan başka bir güce bağlanması ve ona güvenmesi anlamına gelir. Dinimizin özü olan 'her şeyin yalnızca Allah'a ait olduğu' inancını terk etmek, yalnızca bireysel bir kayıp değil, toplumsal yozlaşmanın da başlangıcıdır.
Kur'an-ı Kerim'de, Büyü Ve Falcılık Gibi açıkça belirtilmiştir;
'Şüphesiz Allah, sihri öğretmeyen ve insanların doğru yoldan sapmasına neden olanları lanetlemiştir.' (Bakara Suresi, 102)
Bu tür uygulamalara yönelmek, hem dini bir günah hem de kişinin ruhsal ve toplumsal zarar görmesine neden olabilir.
Ruhsal ve Manevi Boşluğun İstismarı
Bu tür ritüellerin özellikle gençler arasında popüler hale gelmesi, modern çağın getirdiği ruhsal boşluğun bir yansımasıdır. Aile yapısının zayıflaması, bireylerin yalnızlaşması ve manevi bir dayanak arayışı, insanları bu tür kolaycı yollara yönlendirmektedir. Ancak burada sorulması gereken soru şudur; Manevi huzur, gerçekten sosyal medyada reklamı yapılan bir ritüelle mi gelir? Din, insanlara sabır ve gayretle başarıya ulaşmayı öğütlerken, bu medyumlar insanlara hiçbir çaba göstermeden hayal ettikleri hayatı vaat etmektedir. Ancak bu vaatlerin gerçekleşmemesi, bireyleri daha büyük bir hayal kırıklığına ve manevi çöküşe sürükler.
Toplumun Manevi Savunması
Bu noktada toplum olarak yapmamız gereken şey, bireylerin dini doğru bir şekilde anlamasını sağlamak ve onları hurafelerden uzak tutmaktır. Manevi boşluklar, sağlam bir dini eğitim ve doğru kaynaklarla doldurulabilir. Sosyal medya platformlarında bu tür içeriklerin yayılmasını önlemek, yalnızca bireylerin değil, toplumun genel manevi sağlığı açısından da önemlidir.
Son Söz
Sosyal medyada popüler hale gelen medyum ve ritüel içerikleri, modern çağın manevi sınavlarından biridir. Bu sınavdan başarıyla geçmek, ancak doğru inançlarla donanmış bireyler yetiştirmekle mümkündür. Unutulmamalıdır ki huzur, medyumların elinde değil; insanın kendi içinde ve Yaradan'la olan ilişkisindedir.Yolumuz saf ve doğru inanç olmalı; hakikat, hiçbir zaman gösterişli ritüellerde ya da sahte umutlarda bulunmaz.
Hatice ÖZEK / İlahiyatçı Yazar