Yıllardır on binlerce genç, KPSS salonlarında umutla sınav kağıdına eğiliyor. Kimisi derece yapıyor ama kontenjan yok, kimisi birkaç puanla eleniyor. Diploması elinde, yıllarca evinde ders çalışarak atanma umudunu diri tutan bir nesil var bu ülkede: Atanamayan öğretmenler ve KPSS mağdurları.
Ve tam bu gençler bir umut beklerken, ülke sahte diploma iddialarıyla çalkalanıyor. Masa başında üretilmiş belgelerle memur olan, akademisyen unvanı alan kişiler"¦
Bu Haberler Sadece İddia Olsa Bile Yaraya Tuz
KPSS'de gece gündüz çalışıp bir puanla elenen gencin yerine, sahte diplomayla koltuk kapmış birinin oturduğunu düşünmek"¦ İşte bu, sadece bir adaletsizlik değil, vicdanın infazıdır.
57 kişi ya da 570 kişi fark etmez; tek bir sahte diploma bile, KPSS'de ter döken on binlerce gencin emeğinin gaspıdır. Bu, alın teriyle değil, kopya ve sahte belgeyle ekmek yemektir.
Resmî Açıklamalar Yarayı Kapatmaz
Kurumlar "400 akademisyen yalan" dese de, halkın öfkesi rakamdan değil, prensipten besleniyor. Çünkü atanamayan genç için mesele, "kaç kişi sahte diploma aldı" değil; "ben niye hâlâ işsizim, onlar nasıl koltukta" sorusudur.
Eğitimin ve Liyakatın Namusu
KPSS'de derece yapan bir genç işsiz kalırken, sahte belgeyle memur olan birinin maaş alması, devlete olan güveni temelinden sarsar. Bir ülke, liyakatı kaybederse sadece bugünü değil, yarınını da kaybeder.
Son söz:
KPSS sıralarında çürüyen gençlik, sahte diploma gölgesinde geleceğini kaybediyor. Eğer bu ülke hâlâ adalet ve liyakate inanıyorsa, sahte belgeyle atanmış tek bir kişi bile varsa derhal görevden alınmalı, yerine hakkıyla sınav kazanan gençler getirilmelidir. Aksi hâlde kaybettiğimiz sadece koltuklar değil, geleceğimizin onurudur.