Kadın cinayetleri bu ülkede hâlâ "iyi hal indirimi" ve "tahrik indirimi" ile hafifletiliyor. Sonuç? Katillerin sırtı sıvazlanıyor, kadınlar ise mezara gönderiliyor. Oysa dünyada birçok ülke caydırıcı cezalar sayesinde bu utancı azaltmayı başardı.
Dünyadan Örnekler
İtalya: Kadın cinayeti (femicide) ayrı bir suç kategorisi olarak tanımlandı. Fail, ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor.
Kıbrıs: Femicide bağımsız bir suç olarak kabul edildi; indirim uygulanmıyor.
Belçika: "Stop Femicide Law" ile katillere şartlı tahliye imkânı kapatıldı. En ağır ceza, indirimsiz uygulanıyor.
Jamaika: Koruma emri ihlali doğrudan hapis cezası. Kadına yaklaşan fail anında tutuklanıyor.
Rwanda: Kadına yönelik şiddet suçlarında polis özel birimler kurdu, hızlı yargılama sistemi ile ağır cezalar veriliyor.
Peru: Aile içi şiddet suç sayıldı, davalar hızlandırıldı. Failin cezası ertelemeye kapalı.
Türkiye'de Ne Yapılmalı?
Kadın cinayetleri ayrı bir suç olmalı. Tıpkı İtalya ve Kıbrıs'ta olduğu gibi, "kadın olduğu için öldürülme" ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılmalı.
İyi hal indirimi, tahrik indirimi tamamen kaldırılmalı. Katilin takım elbise giymesi ya da mahkemede pişman görünmesi cezasını azaltmamalı.
Koruma kararları gerçek yaptırımla desteklenmeli. Jamaika'da olduğu gibi, ihlal eden anında hapse girmeli.
Şartlı tahliye kapatılmalı. Belçika'daki gibi, kadın katilleri için indirimsiz, kesin cezalar uygulanmalı.
Hızlı yargı ve özel birimler kurulmalı. Rwanda örneğinde olduğu gibi, kadın cinayetleri özel mahkemelerde hızla sonuçlanmalı.
Sonuç
Bu ülkede kadın cinayetleri kader değil, cezasızlığın ürünüdür. Eğer Türkiye, caydırıcı cezaları hayata geçirmezse her gün yeni bir kadın daha öldürülecek. Ama sert ve indirimsiz cezalar uygulanırsa, katiller bir kere daha düşünmek zorunda kalır.
Kadınların yaşam hakkı pazarlık konusu olamaz. Ya caydırıcı adalet, ya bitmeyen cenazeler!