Zulmün dünya sahnesinde aleni bir şekilde sergilendiği şu günlerde, vicdan sahibi her insanın bir tavır koyması gerektiği aşikâr. Müslümanlar olarak, zalime karşı en etkili silahlarımızdan biri de boykottur. Ancak bu noktada kendimize şu soruyu sormalıyız: 'Boykotu sadece duyuruyor muyuz, yoksa gerçekten yaşıyor muyuz?' Yani ne kadar bağlıyız ve ne kadar sadığız?
Boykot: Anlık Tepki mi, İstikrarlı Tavır mı?
Çoğu zaman boykotlar, duygusal anlarda yükselen birer refleks halini alıyor. Bir zulüm haberi sosyal medyada yayıldığında hepimiz öfkeleniyoruz, paylaşımlar yapıyoruz, listeler oluşturuyoruz. Ancak zaman geçtikçe bu kararlılığın yerini unutkanlık ve rehavet alıyor. Oysa boykot, bir sosyal medya paylaşımıyla değil, pazarda ve rafta verdiğimiz kararla anlam kazanır.
Boykot, istikrar ister. Vicdanın her alışverişte kendini yeniden yoklamasıdır. Bugün tepki gösterdiğimiz bir markaya, birkaç hafta sonra indirimli diye yeniden dönmek; inancımıza, sözümüze ve duruşumuza ihanet etmektir.
Sadakat İmanı Yansıtır
Müminin en belirgin özelliği, sözünde durması ve sadakatidir. Allah Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'de Müslümanları tanımlarken, "Onlar söz verdiklerinde sözlerinde dururlar" buyuruyor (el-Mü'minûn, 23/8). Boykot kararı da bir söz, bir ahittir. Bu söze sadık kalmak ise sadece ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda bir iman meselesidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), Hudeybiye Antlaşması'nda müslümanların menfaatine zıt bazı şartları bile sırf söz verdikleri için bozmamıştı. Bizler de zalime karşı "biz senin ürünlerini kullanmayacağız" dediysek, bu sözde sabit durmak, Nebevî ahlaka sadık kalmak demektir.
Ümmet Bilincinin Sınavı
Boykot, ümmet bilincimizin ve kardeşlik şuurumuzun bir testidir. Filistin'deki bir çocuğun gözyaşına gerçekten değer veriyor muyuz? Gazze'de yıkılan bir evin molozları altında kalan vicdanlar, bizim alışveriş tercihimizle yeniden dirilebilir mi? Bu sorulara "evet" diyorsak, sadakatimizi göstermenin vakti çoktan gelmiştir.
Sadakat, sadece başlarken değil, devam ettirebilmekle ölçülür. Dün aldığımız boykot kararına bugün de bağlı kalabiliyor muyuz? Sosyal baskı, alışkanlıklar, indirimler veya "zaten herkes alıyor" mazeretleri bizi yoldan saptırıyorsa, yeniden kendimizi gözden geçirmeliyiz.
Sonuç: Sözde Değil Özde Boykot
Gerçek boykot, bir vicdan eylemidir. Reklamı yapılmaz, ama etkisi büyüktür. Gösteriş için değil, Allah rızası için yapılır. Çünkü biz hesap günü 'filanca ürünü almadım' diye değil, 'zalime destek vermedim' diyebilmek için yaşıyoruz. Sözde kalan bir boykot değil, özde ve sadakatle sürdürülen bir duruş, ancak o zaman mazlumun duasına vesile olur.
Boykot, ahlakın bir parçasıdır. Zulme karşı taraf tutmaktır. Ve en önemlisi: Bir müminin neye sadık olduğunu gösteren bir aynadır. O aynaya hep birlikte dürüstçe bakalım.